|
|
|
Kırım - Tatar Türkleri
Yüzölçümü : 26 140 km2
Nüfusu : 2 700 000
Başkenti : Akmescit
Karadeniz'in kuzeyinde bir yarımada olan Kırım, Ukrayna'ya bağlı muhtar bir cumhuriyettir. Kırım Türkleri Tatar Özerk Yönetimi olan Kırım Tatar Milli Meclisi tarafından yönetilmektedir. Önemli Şehirleri, Akmescit, Akyar, Yalta'dır.
Türkler, çok eski dönemlerden beri Kırım'da yaşamaktadırlar. 13. asırdan itibaren Kırım Tatarları adını almışlardır. Önceleri Altınorda Devleti içinde yeralmışlar, daha sonra ise sınırları Moskova'ya kadar ulaşan Kırım Hanlığı'nı kurmuşlardır. 1475'ten itibaren Kırım Hanlığı ile Osmanlı ‹mparatorluğu tek devlet gibi yakınlaşınca, Osmanlı ‹mparatorluğu'nun hudutları Rusya'nın güney hudutlarına kadar uzanmıştır. Osmanlı ‹mparatorluğu ile Rusya arasında 1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca anlaşması ile Kırım Hanlığı Osmanlı himayesinden çıkmıştır. Rus işgaline maruz kalan Kırım Türklerinin esaret yılları böylece başlamıştır. Yerli halkı başka bölgelere göçe zorlanmıştır. En büyük göç dalgaları 1792, 1860-63, 1874-75, 1891-1902 seneleri arasında olmuştur. Rus çarlığı 1917 yılında Bolşevik ihtilâli ile parçalanınca Kırım'ın Bağımsızlık yolu da açılmıştır. 9 Aralık 1917'de Kırım Tatar Milli Kurultayı toplanmış; 26 Aralık 1912'de Kırım Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğu ilân edilmiştir. Kırım, Nisan 1918'de Almanlar tarafından da belli bir süre işgal edilmiş; 1920 yılının sonlarına doğru tekrar Bolşeviklerin eline geçmiştir. 1921 yılında Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuş ve Rusya'ya bağlanmıştır. 18 Mayıs 1944 yılında Kırım Tatarları, Kırım'dan topluca sürgün edilmişlerdir. Sovyet Hükümeti, 25.6.1945 yılında yayınladığı Kararname ile Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmış; Kırım, oblast statüsüne getirilerek yine Rusya'ya bağlı kalmıştır. Kruşçev, Rus-Ukrayn kardeşliğinin 1000. yılı münasebetiyle Kırım Oblastı'nı Rusya'dan alarak Ukrayna'ya bağlamıştır. Kırım Bölgesi bugün Ukrayna'ya bağlı Muhtar bir Cumhuriyettir. Cumhuriyet içerisinde ise Tatar Özerk Yönetimi bulunmaktadır.
Kırım Türkçesi ile konuşan Kırım Türkleri'nin kültür yapısı, Osmanlı İmparatorluğu ile münasebetleri sebebiyle Türkiye'ye çok yakındır. İdil-Ural Türk bölgesi ile Osmanlı kültürünün etkilediği bölge, Türk uyanışının fikrî temsilcilerini yetiştirmiştir.
EĞİTİM-ÖĞRETİM
Kırım'da 5 üniversite, 16 enstitü, 1 akademi, 32 Teknikum (teknik lise), 35 PTU (Endüstri Meslek Lisesi ve Çıraklık Eğitim Merkezi arasında bir okul çeşidi), 598 düz okul bulunmaktadır. Toplam öğrenci sayısı 232 859'dur. Bu sayının içinden 197 162'sini Rus ve diğerleri, 38 697'sini Kırım Tatar öğrencileri teşkil etmektedir. Yapılan girişimler sonunda şimdiye kadar Kırım'da toplam 1839 öğrenci diploma almış; 166 öğretmen görev almış, 6 adet Milli Okul açılabilmiştir. Fakat dersliklerin yetersiz olmasından dolayı Kırım Tatar Türkçesi hariç, bütün dersler yine Rusça olarak gösterilmektedir. Kırım Devlet üniversitesi'nde 1991 yılında Tatar Türkçesi ve Edebiyatı Bölümü açıldı. 1995 yılına kadar bu bölüme her yıl 50 öğrenci kabul ediliyordu. Ancak, 1996 yılından itibaren sayı düşürülerek 30 öğrenci kabul edilmeye başlandı. 1994 yılında Kırım Tatar Entellektüeller ve Halk Hareketi ile Kırım Devlet Sanayi Pedagoji Enstitüsü açıldı. Bu enstitüde 1300 öğrenciden 722'si Kırım Tatarlarından oluşmaktadır. Çalışan 100 öğretmenden 70'i ve Rektör Tatardır. Yaklaşık 200'ün üstünde Kırım Tatar öğrenci de Türkiye'de üniversite eğitimine devam etmektedir.
GERİ DÖNüŞ
Kırım'dan sürgün edilen Kırımlıların geri dönüşleri devam etmektedir. Yurtlarına dönen Kırım Türk'ü sayısı 300 bine ulaşmıştır. Özellikle Özbekistan'da bulunan Kırım Türkleri geriye dönmek istemekte iseler de, Özbekistan idaresi bu dönüşe izin vermemekte ve çeşitli zorluklar çıkarmaktadır.
EKONOMİ
Kırım'ın en önemli ekonomik değeri turizmdir. ülkede dünyaca ünlü dinlenme yerleri, turistik tesisler bulunmaktadır. Sanayide elektrik üretimi, demir üretimi, makine yapımı, kimya sanayii önemli bir yer tutmaktadır. Ziraat sektöründe bağcılık ve hayvancılık önem kazanmıştır.
Türkiye tarafından başlatılan 1000 (bin) konut projesi, yurtlarına dönen evsiz-barksız Kırım Türkleri için önemli bir imkân olmuştur. Bu konutların 300 kadarı teslim edilmiş; geriye kalanın ise inşaatı sürdürülmektedir. Türk kuruluşları tarafından kazandırılan anaokulu, ilkokul ve hastane gibi tesisler, Kırım'ı, Kırım Türkleri için tekrar yerleşim bölgesi ve yurt haline getirmiştir.
Saka (Yakutistan) Cumhuriyeti
Yüzölçümü : 3.103.200 km2
Nüfusu : 1.381.000
Başkenti : Yakutsk
Kuzeydoğu Sibirya'da Kuzey Buz Denizi'ne dökülen Lena, Yana, İndigirka ve Kolıma ırmaklarının havzasında yer alır. ülkenin % 40'dan fazlası kutup dairesinin kuzeyindedir. ülkenin % 20'si kuzey kutubundadır ve 2/3'ü dağlarla kaplıdır. Ortalama sıcaklık Ocak ayında -34, -50 C°, Temmuz ayında (merkezi bölgede) +18,+29 C° dir.
Yakutistan arazisinde en eski insan izleri yukarı Paleolite (M.Ö. 20 - 10 bininci yıllar) aittir... M.S. 6 - 10'uncu yüzyıllarda güneyden gelerek yerleşen bir Türk boyu olan Yakutlar (Sakalar) 17'inci yüzyılın ilk yarısında Rus Çarlığının denetimine girdi. Yakutistan'ın en büyük kenti olan Yakutsk eyaleti 1632'de kuruldu. 1638'de Yakutsk eyaleti (Voyevodstvo) oluşturuldu ve bu topraklar Rusların yerleşimine açıldı. Ruslar özellikle Lena nehrinin orta kesimi boyunca sıralanan şehirlere yerleştiler. Yüzyıllar boyunca göçebeliğe dayalı bir hayat tarzı sürdüren Sakalar 19'yy.da yerleşik düzene geçtiler. Saka (Yakut) Türklerinin milli bilinçleri gözle görülür derecede artmaya başlamıştır. 27 Eylül 1950'de "Yakut Saha (Saka) Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Devlet Egemenlik Deklarasyonu" ilan edildi. 20 Aralık 1991'de cumhuriyet tarihinde doğrudan başkanlık seçimi yapıldı. Başkan göreve gelir gelmez birinci iş olarak cumhuriyetin adını "Saha Cumhuriyeti" olarak ilan etti.
Yakutlar Orkun kitabelerinde Kurıkan adıyla geçmektedir. Daha sonra kuzeye çekilen Yakutların ana Türk kütlesiyle bağları kopmuştur. Bu yüzden Saka (Yakut) Türkçesi Türkiye Türkçesinden ve diğer Türk lehçelerinden biraz uzaktır. Sakalar'ın tarihte 10 asra yakın bir süre varlıklarını sürdüren İskit (Saka) Türklerinin bir uzantısı oldukları da uzmanlarca belirtilmektedir. Kendilerine Saka demeleri de, buna bir delil sayılmaktadır.
NüFUS
1998 tahminlerine göre 1.381.000 olan Yakutistan nüfusunun % 50.5'i Ruslardan % 36.9'u Saka (Yakut) lardan oluşmaktadır. Geriye kalan yaklaşık % 13'lük kısım ise Ukrain, Kazak, Tatar ve Azerilerden müteşekkildir. Başkent Yakutsk'un nüfusu 270.000'dir. Yakutların % 95' i Yakutistan Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşamaktadır.
İDARE VE DEVLET YAPISI
Hükümet, cumhurbaşkanı ve onun yardımcılarından oluşmaktadır. Yardımcıların kendi bölümleri vardır ve çeşitli konulardan sorumlu olarak çalışırlar. Halen Saka cumhuriyetinde 14 bakanlık vardır. Bunlardan 12'sinin başında Saka Türkleri vardır. ülkenin parlamentosu (İl Tümen) ise 200 kişiden oluşmaktadır. Bunların da % 83'ü Saka Türk'üdür. Cumhuriyetin sembolü beyaz turnadır. ülkede Yakutsk, Aldan, Verkoyansk, Mirnıy, Olyokminsk adlı oblastların (eyaletlerin) dışında 32 rayon vardır. Nüfusun % 90'ı merkezdeki bölgelerde, Yakutsk ve Vilüysk şehirleri civarında yerleşmiştir. Moskova sömürgelerinin hepsinde olduğu gibi burada da yerli ahalinin yüzdesi yıllar geçtikçe düşmekte, kolonize etmek için getirilen Rus nüfusu artmaktadır.
1990'lı yılların başında Cumhuriyette milli hareketler oluştu. İlk ortaya çıkan hareket "Saka Omuk" hareketidir. Daha sonra "Saka Keskile" hareketi ortaya çıktı. Glasnost ve Perestroika ile birlikte Moskova merkezli olarak ortaya siyasi partiler çıkmıştır. Bunlardan Sosyal Demokrat Parti Rusya'ya yönelerek Rusya ile tam bir birlik oluşturmak istemektedir. Bir diğer parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Bu partinin kurucusu Moskova'da yaşamaktadır ve faaliyetlerinde merkeze bağlıdır. Yakutistan Halk Partisi ise bağımsız bir devlet kurmayı amaç edinmiştir. Partinin başkanı genç bir Saka Türkü olan İ. Miroslav'dır.
EKONOMİ
Halkın geçim kaynakları arasında kürk avcılığı ve balıkçılık önemli yer tutar. ülkede bulunan samur, kutup tilkisi ,sincap, tilki ve nadir balık çeşitleri ; avcılar ile maceraperestleri kendine çeker. Bu avcılar sayesinde üretilen kaliteli kürklerin ve balıkların şöhreti bütün dünyada meşhurdur. Yakutistan'ın en önemli kaynaklarından biri de yer altı zenginlikleridir. ülkede elmas, altın, gaz, kömür, gümüş ve bakır çıkarılmaktadır. Mendeleyev tablosundaki bütün elementler Yakutistan'da bulunmaktadır. Elmas Saha yurdunda çok önemli bir yere sahiptir . Bunların en değerlilerinden biri de Moskova'da müzede bulunan ve 342,5 karatlık pırlantadır. Yakutistan'ın hemen her bölgesinde elmas çıkarılmaktadır.
Çuvaşistan
Yüzölçümü : 18.300 km2
Nüfusu : 1.520.000
Başkenti : Çeboksar
Rusya ve Tataristan'la komşu olan Çuvaşistan Cumhuriyeti, Orta Volga'nın sağ kıyısında ve onun kolları olan batıdaki Sura ve doğusundaki Svigiya arasındadır. Güney ve doğusunda Volga ve Çuvaş platosu uzanmaktadır. Batısı ormanlık ve bataklıktır. ülkenin üçte biri ormanlarla kaplıdır. Güneydoğusunda ise bozkırlar vardır. ülkede ılıman kara iklimi egemendir. Yazlar ılık, kışlar uzun ve soğuktur.
Çuvaş Türkleri, 10. yüzyılda ayrı bir Türk boyu olarak ortaya çıkmıştır. 13. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Altın Ordu, 1552'de Kazan Hanlığı'nın Ruslar tarafından yıkılmasına kadar da bu hanlığın idaresinde yaşamışlardır.
16. yüzyılda Korkunç İvan zamanında Çuvaşlar arasında Ortodoksluğun yayılması yolunda çalışmalar yapıldı. Bu maksatla misyonerler Çuvaş Türkçesi'ni öğrenmişler, gramer kitabı yazmışlar ve İncil'i Çuvaş Türkçesi'ne çevirmişlerdir. Bu çalışmalar sonunda ülkenin kuzeyinde yaşayan Çuvaşlardan az bir kısmı Hıristiyanlaştırılabilmiştir. Fakat daha sonra Hıristiyanlık resmi din ilan edilmiştir. Buna rağmen Çuvaşlar büyük ölçüde eski dinlerine bağlı kalmaya devam etmişlerdir. İlk hürriyet yılları olan 1905'te bazı Çuvaşlar Müslümanlığı seçmiştir.
Çuvaşlar, "Yüksek Çuvaşlar" (Viryal) ve "Aşağı Çuvaşlar" (Anatri) olmak üzere ikiye ayrılırlar. Finlilerle yakın ilişkiler kuran Çuvaş Türkleri bir müddet kendilerini Çeremisler'e yakın hissetmişlerdir.
Çuvaşlar, 24 Haziran 1920'de Çuvaşistan'ın dışında Tatar,Başkurt, Komi ve Mari özerk cumhuriyetlerinde Türk ve Fin toplulukları ile bir arada yaşamaktadırlar. Rus idaresinden kaçan az sayıda Çuvaş Türkü Türkiye'ye göçmüştür.
Tuva Cumhuriyeti
Yüzölçümü: 170.500 km2
Nüfusu: 338.557
Başkenti: Kızıl
Moğolistan'a komşu olan Tıva Cumhuriyeti yukarı Yenisey nehri havzasında yer alır. ülke, Sibirya'nın güneydoğusundadır. ülkenin başlıca yüzey şekilleri olan geniş Tıva ve Todja havzalarının sularını Yenisey nehrinin iki ana kolu toplar. Batı Sayan ve Doğu Sayan dağ sıraları bu iki havzayı kuşatır.
Bugünkü Tuva toprakları, M.S. 6. yüzyılda Türk Hanlığı'nın yönetimine girmiş; 7.yüzyılın ortalarında Çinliler , 8.yüzyılın ortalarında Uygurlar, 9.yüzyılın ortalarında da Yenisey Kırgızları tarafından ele geçirilmiştir.
Tuva ülkesi, 1757-1912 yılları arasında Çin Mançu Sülalesi'nin idaresinde kalmış, bu dönemde Tuvalar Moğollarla aynı yönetimi paylaşmışlardır. Bu sebeple Moğollar'ın resmi dini olan Lamayizm'in etkisinde kalmışlar; Moğol ve Tibet alfabelerini kullanmışlardır. Moğol lamalarının, Tuvalar'ın Moğollaşmasında büyük etkisi olmuştur.
Tuva Türkleri resmen Lamayist sayılmakla beraber eski Şaman geleneklerini devam ettirmektedirler. Dini yapı Altay-Yenisey Şamanlığı ile Lamayizm'in karışmasından meydana gelmiştir.
Tuvalar, 1883'te Çin'e karşı ayaklandılar, fakat bu baş kaldırma Tuvalar'a çok pahalıya mal oldu. Büyük kayıplara uğradılar. Geride kalanların önemli bir kısmı, Altay ve Hakas Türkleri'ne sığındı, 1911'de yapılan hürriyet inkılabı sırasında Moğolistan ve Tuvalar bağımsızlıklarına kavuştular. Bu durumdan faydalanan Ruslar, 1914'te Tuva ülkesi'nin Rusya'nın himayesi altında olduğunu ilan etti. Hemen arkasından da Rus ailelerini Tuva topraklarına yerleştirmeye başladı.
1917 Sovyet ihtilalinden sonra, Tuvalar bu sefer de Ruslara karşı bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ruslar, bu cumhuriyeti tanıdılar ve Moskova'da elçi bulundurmasına müsaade ettiler. Ancak II. Dünya Savaşı sonunda kendilerini güçlü hissedince bir çok ülkeyle birlikte Tuva Cumhuriyeti'ni de ilhak ettiler ve Rusya'ya bağlı muhtar cumhuriyet haline getirdiler.
NüFUS
Tuva'nın en son yapılan nüfus sayımında nüfusu 338.557'dir. Nüfusun %64.3'ü Tuva'lardan, % 32'si Ruslardan, % 3.7'si diğer halklardan oluşmaktadır. Bunların % 48.2'si şehirlerde oturmakta; % 51.8'i köyde oturmaktadır. 17. yüzyıldan sonra giderek Rus kültürünün etkisinde kalan Tuvaların geleneksel toplumsal örgütlenmeleri klan sistemine dayanır. Geleneksel dinleri ise şamanizmdir. Bu din Tibet Budacılığından etkilenmiştir. Günümüzde Rusya Federasyonunda yaklaşık 180.000, Moğolistan Halk Cumhuriyeti'nde ise 24.000 kadar Tuva yaşamaktadır. Tıva yazı dili Latin harfleri esasına göre düzenlenmiştir, fakat 1941'de diğer Türk lehçelerinde olduğu gibi Tuva Türkçesi için de Kiril harfleri kullanılmıştır. Tuva halkının en önemli destanı olan "Keser" 1963 yılında yayınlanmıştır.
İDARE VE DEVLET YAPISI
Tuva Özerk Cumhuriyeti'nde başta başkent "Kızıl" olmak üzere beş büyük ve üç küçük şehir yerleşme merkezi vardır. Ayrıca 13 küçük bölgeye (rayon) sahiptir. Tuvalar, Soyotlar ya da Uryanhaylar olarak da bilinir. Büyük bölümü eski SSCB'deki Tuva Özerk Cumhuriyeti'nde, küçük bir bölümü ise Moğolistan Halk Cumhuriyeti'nde yaşayan ve Moğolcadan etkilenmiş bir Türk lehçesi konuşan halktır. Yenisey Irmağının kaynak suları arasında, hem Sibirya taygasının, hem de Orta Asya bozkırlarının özelliklerini taşıyan bir bölgede yaşarlar.
EKONOMİ
Tuva'nın önemli ekonomik zenginlikleri ender bulunan madenleri, kömür, demir, civa, altın'dır. Tuva'nın ekonomisinde tarım sektörü ağırlıklıdır. Burada yılda 115.000 ton hububat elde edilir. 27.000 ton patates üretilir. Hayvancılık da önemli yer tutar. Tuva'da 1.229.000 küçükbaş hayvan, 201.000 büyükbaş hayvan yetiştirilmektedir. Sanayide önemli yeri hammadde çıkarılması faaliyetleri almaktadır. Bununla beraber kereste imalatı, gıda maddeleri üretimi, hafif sanayinin bazı kolları gelişmiştir. Tuvalıların geleneksel uğraşları avcılık ve çobanlıktır. Kollektif tarım 1950'lerin başından bu yana önem kazanmıştır. Darı üretimi ve balıkçılık öteden beri önemini korumaktadır. Geleneksel Tuva barınakları step bölgelerine özgü yurt adı verilen keçe çadırlarla, ağaç kabuğundan yapılma, Sibirya'ya özgü huni biçiminde çadırlardan oluşur.
Altay Eli
Yüzölçümü : 92.600 km2
Nüfusu : 198.100
Başkenti : Gorno-Altaysk
Rusya'ya bağlı bir cumhuriyet olan Altay Eli, güneybatı Sibirya'da, Altay-Sayan Dağları ve Ob, Abakan, Yenisey nehirlerinin kaynak ve havzarına yayılmış bir ülkedir. Güneyde Moğolistan ve Çin'le çevrilidir. İklimi çok sert olup kışları soğuk ve az kar yağan ; yazları sıcak ve yağmursuz geçen bir bölgedir. Bu yüzden tarım gelişmemiştir. Arazinin üçte biri ormanlarla kaplıdır. ülkeyi kapsayan Altay Dağları'nın yüksekliği 4.000 m'dir ve buzlarla kaplıdır. 7.000'e yakın göl bulunan Altay'da en büyük göl Telstkoye (altın ) gölüdür.
Altay Türkleri küçük kabileler halinde teşkilatlanmışlardır. Bu kabilelerden Tubalar, Türkleşmiş Samoyedlerden meydana gelir, şeklen Ortodoksturlar, fakat Şamanist inançlara bağlıdırlar. Kumandinler'in bir kısmı Ruslaşmıştır, tamamına yakını ise yerleşik hayata geçmiştir. Ku Kişiler veya Lebedler adıyla anılanlar, Türkleşmiş Samoyedler'dir ve iki kol halinde yaşarlar. Telengitler Şamanizmi, Ortodoksluğu ve Lamayizmi kabul etmişler ve Moğollardan etkilenmişlerdir. Teleütler, Ruslar'dan fazlaca etkilenmiş Kuznetsk'te yaşayan bir boydur. Telengitler'in ve Kumandinler'in bir kısmı Müslüman, fakat çoğunluğu Hıristiyan'dır. Teleütler'in ise çoğunluğu Sünni Müslüman'dır. Görüldüğü gibi Altay Türkleri'nin çok zengin ve renkli bir dini durumları ve oymak-kabile yapıları vardır. Bazı kabileler Kırgız, Kıpçak, Nayman gibi boyların adını taşımaktadır. Tölös kabilesinin adı ise Orhun Yazıtları'nda geçmektedir. Altay Türkleri, eski aile teşkilatı yönünden 24 soya ayrılırlar. Soy kardeşleri kendi aralarında evlenmezler. Eskiden çobanlık ve göçebelikle uğraşırken, bu gün yerleşmişler ve tarımla uğraşmaya başlamışlardır.
1756 yılında Kalmuk Hanlığı, Çin tarafından yıkıldıktan sonra, Altay beyleri Ruslara sığındı. Böylece Altay bölgesine Rus akını başladı. 1855 yılında çıkarılan bir kararnameyle Rus göçmenlerin istedikleri yerlere yerleşmelerine izin verildi. Bu sıralarda Rus din adamları Altaylıları Ortodokslaştırmaya başladılar. Önce yurtlarının ellerinden alınması, sonra dinlerine ve kültürlerine müdahale edilmesi, Şamanist Altay Türkleri'ni kurtarıcı aramaya itti. Bu sıralarda orta halli bir Altaylı olan Çet Çelpanov, kurban kesmeyi, Ruslarla dost olmayı reddeden, kamları şeytana tapanlar olarak niteleyen Ak Yang dediği Burhancılık inancını yaymaya başladı. Bu din; Şamanizm, Budizm karışımı bir inanç sistemiydi. 1904 yılının Temmuzunda bir ayin esnasında Çet Çelpanov ve taraftarları tutuklandı.
Halkı Ruslaştırmaya karşı diri tutan diğer bir önemli unsur da zengin destan kültürüdür.
NüFUS
Cumhuriyetin nüfusu 198.100 olup, halkın % 73.8'i kırsal alanda, % 26.2'si şehirlerde yaşamaktadır. 70 yıllık Sovyet sistemi boyunca buraya sürgün edilmiş 38 çeşitli halk bulunmaktadır. Nüfusun % 60'ını Ruslar % 31'ini Altay Türkleri % 5.6'sını Kazak Türkleri oluşturmaktadır.
EKONOMİ
Altay"da altın ve civa çıkarılmakla birlikte ekonominin temeli tarımdır. Vadilerde yulaf, tahıl ve sebze yetiştirilir. Dağlarda ve vadilerdeki çayırlarda ise sığır, koyun, keçi,at ve yak öküzü besiciliği ağırlıktadır. ülkede kürk avcılığı ve arıcılık yaygındır. Ren geyiği besiciliği yapanlar da vardır. Bunun yanısıra balık da avlanmaktadır. Sanayiye gelince makine yapımı, metalürji, gıda, tekstil sanayisinin önemli olduğu görülür. Kereste ve diğer orman ürünleri de oldukça önemlidir.
EĞİTİM
ülkede 192 ortaokul, 3 teknikum ve 1 üniversite bulunmaktadır. Altay Türkçesi ile yılda 37 kitap , 1 gazete ve 2 dergi yayınlanmaktadır. Ortaokullarda 35 bin, teknikumlarda 43 bin, ülkenin tek üniversitesinde ise 2600 öğrenci öğrenim görmektedir.
Hakasya
Yüzölçümü : 61.900 km2
Nüfusu : 514.295
Başkenti : Abakan
Yenisey Irmağı'nın yukarı kesimindeki geniş Minusinsk Havzası'nın batı yarısında yer alır. Yenisey Irmağının kollarından, Abakan Irmağı bölgenin ortasından geçer. Irmak vadisinin güneyinde, Karagoş Dağında 2.930 m'ye kadar yükselen Batı Sayan Dağları bulunur. Kuzeyindeki Abakan ile Kuznetsk Alatau Dağlarının en yüksek noktası 2.178 m yüksekliğindeki Verhni Zub'dur. Kapalı havzada kurak ve sert bir kara iklimi egemendir. Bu nedenle alçak kesimler bozkırlar ve ormanlık alanlarla kaplıdır. Ama 1954'ten sonra özellikle bakir ve boş toprakların çoğu tarıma açılmıştır. Dağlar çam, köknar ve ladin ormanlarıyla kaplıdır.
Hakaslar Türk boyu olup Güney Doğu Sibirya'da yaşamaktadırlar. Hakasların iki bin yılı aşan tarihleri onların bir Kırgız grubu olduğunu göstermektedir. Tanrı Dağı Kırgızlarının dünyaca ünlü büyük destanları Manas da bu tarihi olaydan bahsetmektedir. Manas Destanı'nda anlatıldığına göre Tanrı Dağı Kırgızları Yenisey bölgesinden bugünki vatanlarına iki Kırgız Han'ı önderliğinde göç etmişlerdir. 19. yüzyıl Çin kaynakları Kırgızlardan "Heges" veya "KieKiaSe" adıyla bahsetmektedir. Sonraki yıllarda Tanrı Dağı Kırgız boylarının Müslümanlaşması ve yaşanılan bölgeler arasındaki mesafenin uzak olması nedeniyle Yenisey Kırgızları'nın ayrı bir kimlik benimsemesi ve Hakas adını kabullenmeleri sonucunu doğurmuştur. Hakaslar 18. yy'da Rus işgaline uğrayan Hakasya'da 1930'da Özerk bölge statüsüne kavuşmuşlardır. Hakaslar Budist, Ortodoks, Hristiyan ve Müslüman inancına sahiptirler. Hakas'ca Uygur şivesine yakındır. Bugün bir yazı diline sahip olan Hakaslar'ın dil ve edebiyat enstitüleri vardır. Güney Sibirya'da yaşayan Hakas Türklerinin kullandığı Türk lehçesi, Türk dillerinin sınıflandırılmasında Doğu Türkçesi öbeğine girer. Hakaslar Çarlık döneminde zorla kabul ettirilen Kiril alfabesini Sovyet Devriminden sonra bırakıp Latin alfabesine geçmişler, ama 1939'dan sonra yeniden Kiril alfabesini kullanmak zorunda kalmışlardır. Moğolca ve Çince öğelerin de rastlandığı Hakasça'nın sözcük dağarcığı daha çok ortak Türkçe'nin kelimelerinden oluşur. Hakaslar zengin bir halk edebiyatı geleneğine sahiptirler. Türkolog W. Radloff'un Hakas lehçesi edebiyatı ve etnografyasıyla ilgili geniş çalışmaları vardır.
NüFUS
Hakaslar eskiden göçebe olan Sibiryalı bir Türk halkıdır. Ama günümüzde bölge nüfusunun yaklaşık % 80'ini Ruslar oluşturur. Toplam nüfusu 514.295 olan Hakas Bölgesi nüfusunun ancak % 17.7'si Türk'tür. 1989 nüfus sayımına göre nüfusları 110.000 olan Hakas'lar başlıca Krasnoyarsk Kray'ına bağlı olan Hakas Bölgesinde yaşamaktadırlar. Hakasların Kırgız ve Sagay diye iki kolu bulunur.
İDARİ YAPI
İdare merkezi Abakan'ın dışında Minusinsk kentinde bulunmaktadır. Güney Doğu Sibirya'da bulunan bu bölge, Rusya'nın Krasnoyarks vilayetine bağlıdır. Rıısya'nın oluşumunda ve 18. yüzyılda Rusya'ya katılmış, 1930'da Muhtar Bölge olmuştur.
EKONOMİ
Hakas Muhtar Bölgesi'nde, ekonomik kaynaklardan kömür, demir, altın, mermer vb. sanayi hammaddesi zengindir. Ayrıca kereste işletme sanayii gelişmiştir. Ekonomi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Bitki üretimi de yeterli düzeydedir. Koyun ve keçi besiciliği hala önemli bir ekonomik etkinliktir. Son yıllarda alçak kesimlerde gerçekleştirilen sulama projeleri otlaklarda beslenen hayvan sayısını, ekili arazilerin yüzölçümünü ve başta buğday, yulaf, darı ve patates olmak üzere tarımsal üretimi artırmıştır. Rusların bölgeye yerleşmesine de etkili olan bakır madenciliği 18. yy'dan beri önemini korumaktadır. Abaza ve Teya'da zengin demir cevherleri; yukarı Çulım'da altın, Çemogorsk'ta kömür, Aksiz'de barit çıkartılmaktadır. Bölgede ayrıca bakırtungsten yatakları da vardır. Ormanlar önemli kereste kaynağıdır. 1980'lerin başında Yenisey Irmağı üzerindeki Sayanagorsk'ta yapılan 6.400 megavat kapasiteli hidroelektrik santralından Minusinsk Havzasındaki sanayi için gerekli enerjinin sağlanması planlanmış ve elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamaktadır.
EĞİTİM
Hakasya'da 269 ortaokul, 7 Anaokulu, 1 üniversitede bulunmaktadır. Anaokullarında 770, Ortaokullarda 91 bin, ülkenin diğer üniversitesinde ise 6500 öğrenci öğrenim görmektedir. Eğitim sistemi devletin mülkiyetindedir.
Kırgızistan
Yüz ölçümü (km2): 198.500
Başkenti:
Başlıca Şehirleri:
Komşuları:
Kuzeyde Kazakistan, güneydoğu ve doğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, batısında Özbekistan ve güneybatısında Tacikistan’dır. Oş, Karakol, Celal-Abad, Tokmok, Kara-Balta Bişkek (602.000)
Önemli Gölleri:
ülkede 3000’e yakın göl vardır, bunlardan en önemlisi ve aynı zamanda dünyanın ikinci büyük krater gölü olan Issık Gölü’dür.
Önemli Nehirleri:
İklimi:
Tarımsal ürünleri:
Sanayi Dalları: Tekstil, gıda, maden ve metalurji end. elektronik, demirdışı metaller, şeker, ipek ve koza işleme, tarım ve iş makineleri, konservecilik.
Nüfus (1994) :
Kadın Nüfusu(%) :
Erkek Nüfusu(%) :
Nüfus Dağılımı :
% 66.3 Kırgız, %12.7 Özbek, %7 Rus, %2.4 Ukraynalı, %11.6 Diğer.
Kırgızlar, oldukça köklü bir Türk boyudur. Çin, İran, Soğd, Doğu Türkistan gibi memleketler üzerinde etkili olmuşlar ve Hokant Hanlığı vasıtasıyla Osmanlı Devleti ile ilişkiler kurmuşlardır. Çin kaynaklarında adları Hakas veya Keges olarak geçmektedir. Ruslar ise bir müddet Kazaklar'a da Kırgız demişlerdir. Kırgız adının Kırk Oğuz sözünden Kırkız'a dönüştüğü ve "öldürülemez, baş eğdirilemez" anlamlarına geldiği yolunda görüşler vardır.
Kırgızlar'ın ana yurdu Kırgızistan, 1876'da resmen Rusya'nın idaresine girer. Ancak diğer Türk boylan gibi Kırgızlar da zaman zaman Rusya'ya karşı isyan etmişlerdir. Son büyük isyanlardan biri olan 1916 isyanında Kırgızlar'ın bir kısmı Doğu Türkistan'a göç etmek zorunda kalır. 20. yüzyılın başında verilen hürriyet mücadelesinin sonunda 1918'de ilân edilen Türkistan özerk vilayetinin bir parçası olarak kurulan Kırgızistan, Bolşevik kuvvetlerinin Türkistan'ı işgal etmesiyle, diğer Türkistan cumhuriyetleri ile birlikte Rusya Federasyonu'na bağlanır. Ardından 1925'te özerk vilayet, 1926'da özerk cumhuriyet, 5 Aralık 1936'da Sovyetler Birliği cumhuriyeti olur. 70 yıllık Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra diğer Türk cumhuriyetleri ile birlikte 31 Ağustos 1991'de bağımsızlığına kavuşur.
EKONOMİK YAPI
TARIM
Kırgızistan ekonomisinde tarım kesiminin ağırlığı, milli gelire, istihdam ve ihracattaki payları itibariyle büyüktür. Yüz ölçümü 198500 kilometrekare olan Kırgızistan’ın, toplam yüzölçümünün yüzde 50’sinden fazlası 3000 metre, yüzde 25’i de 4000 metre yüksekliktedir. Çok sayıda yükseltinin oluşturduğu bu coğrafi konum, akarsuların kollara ayrılmasına sebep olmuş ve sonuçta enerji üretimini kolaylaştırmıştır.
ülkedeki başlıca dağlar, Aka ve Fergana dağlarıdır. Kırgızistan’da dağlar genel olarak ülkenin doğu batı kesiminde yer almaktadır. ülkenin en yüksek tepesi 7439 metre yüksekliğe sahip olan Han Tepesi’dir. Fergana dağları, güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda olup, Kırgızistan’ı ortadan keser. Akarsuların mecraları ve aktığı vadiler ülkenin tarım arazisini oluşturur.
Tarım kesiminde, ekilebilir arazi alanının sınırlı olması sebebiyle hayvancılık önemli bir yer tutmaktadır. ülke sulama konusunda oldukça ileri sisteme sahip bulunmaktadır.
Kırgızistan’ın başlıca akarsuları; Narın Suyu, Sırıderya kollarından Tar ve Kurbaş, Amuderya kollarından da Kızıl Su’dur. Dünyanın ikinci büyük krater gölü olan Issık Gölü (sıcak su gölü) Kırgızistan’da bulunur. Bu göl Altay Dağları’ndadır. Turizm açısından da önem arzeden 6202 km’lik Issık Gölü 1609 metre yükseklikte olup, 702 metre derinliğine sahiptir.
Denizden uzak olan Kırgızistan, ovalar ve çöllerle çevrilidir. Coğrafi konumu, ülke iklimini büyük ölçüde etkilemektedir. Dağ etekleri sıcak çöl rüzgarlarının etkilerine maruz kalmaktadır. Yüksek kısımlarda ise, sıcaklık çok düşüktür. Aradaki bölgeler rutubetli olup, daha çok yağış alır. Bitki örtüsünün büyük bir kısmını mera ve ormanlar oluşturur. Tarım arazilerini teşkil eden vadiler batıdaki düzlüklere açılır.
ülke genelinde karasal iklim hakimdir. Günlük ve mevsimlik sıcaklık farkları fazladır. ülkenin yüzde 75’i, yılın büyük bir kısmında kar ve buzlarla kaplıdır. ülke iklimi dağlık bölgelerde ve vadilerde yüksekliklerine göre değişiklik gösterir.
Gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 47’sini oluşturan ve toplam işgücünün 1/3’ünü istihdam eden tarım ve hayvancılık ülke ekonomisinin baş sektörünü oluşturmaktadır. üretilen başlıca ürünler, pamuk, yün, deri, ipek, sebze ve meyvedir.
Kırgızistan arazisinin yüzde 7’si tarım arazisidir. Çalışan nüfusun yüzde 33’ünü barındıran tarım sektörünün genel ekonomiye katkısı yüzde 40 dolaylarındadır. Tarım arazisinin yaklaşık yüzde 70’i (1 milyon hektar kadar) sulanmaktadır.
Başlıca ürünler; hububat, şeker pancarı, patates, kenevir, tütün, sebze ve meyvelerdir. İpekçilik de hayli gelişmiş olup, Orta Asya’nın en büyük ipek koza işleme tesisleri ve ipekli kumaş fabrikası Kırgızistan’da bulunmaktadır.
1994 yılında, 764.8 milyon somluk tarımsal üretim elde edilmiştir. Bu üretimin yüzde 64’ü özel mülkiyete konu olan çiftliklerde, yüzde 30’u devlet çiftliklerinde, yüzde 6’sı da ferdi üretimle yapılmıştır.
1992 yılında, tarım ürünlerinin fiyatı prensipte serbest bırakılmasına rağmen, üretimin yarısı hala devlet sistemi içinde satın alınmakta olup, devlet birçok ürünün başlıca alıcısı durumundadır. Depolama ve işleme tesislerinin mülkiyeti muhafaza edilmektedir.
1990 yılı sonlarında hükümet, devlet ve kollektif çiftliklerinin yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi ile ilgili bir program başlatmıştır. Özellikle, çiftliklerin mülkiyeti ve yönetim yapısının yeniden düzenlenmesi konularına önem verilmektedir.
Tarımsal reformun uzun vadedeki hedefi, özel ve rekabetçi bir serbest pazarın oluşturulduğu, kaynakların yeterince değerlendirildiği, doğal kaynakların korunduğu ve çiftçi ailelerine yeterli gelirin sağlana-bildiği bir yapılanmanın sağlanmasıdır.
Bu amaca yönelik olarak, devlet çiftliklerinin özelleştirilmesi çalışmalarının tamamlanması için aşağıdaki hedeflere ulaşılması planlanmıştır;
* Nispi fiyatların, uluslararası nispi fiyatlar seviyesine getirilmesi,
* Tarım sektörünün tamamıyla uluslararası girdi ve çıktı ticaretine entegre edilmesi,
* Girdi ve çıktıların pazarlamasının rekabete uygun hale getirilmesi,
* Dar gelirlilere yardım amacıyla küçük çiftçilere kredi ve zirai alet ve makine verilmesi veya başka iş alanları oluşturulması.
Hedeflere ulaşılması için, uzmanlarca, çiftçilik sisteminin kökten değiştirilmesi, girdilerde uygulanacak sübvansiyonların yeniden değerlendirilmesi, uzun vadede kar getirmeyecek çiftliklere yatırım yapılmaması ve nispi fiyatları kötü yönde etkileyecek maliyetlere müsaade edilmemesi, reorganize olmayan işletme ve çiftliklerin kapatılmaları önerilmektedir.
HAYVANCILIK
343 solhoz ve 204 kolhoz bulunan Kırgızistan’da, hayvan yetiştiriciliği büyük bir önem taşımaktadır. 8 milyon hektar doğal mera alanı ülkede, meralar daha çok yaylalarda ve alçak dağ yamaçlarında bulunmaktadır.
1990-91yılları arasında tarım ve hayvancılık gelirinin yüzde 66’sını hayvancılık oluşturmaktadır. ülkede 10.5 milyon koyun ve keçi, 1.1 milyon büyükbaş hayvan ve 0.4 milyon domuz vardır. Bunların yanısıra soylu at, tavşan ve kümes hayvanları yetiştirilmektedir.
Hayvancılık alanında et, süt ve mamullerinin yanısıra yapağı da elde edilmektedir. Bu konuda ülke, eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında üçüncü sırada yer almaktadır.
Sovyetler Birliği’nin üretim stratejisine paralel olarak, koyun eti, sığır eti, süt ve yün üretimi 1989 yılına kadar artmıştır. Fakat, 1990’lı yıllarda üretimde düşüşler görülmüştür.
Avcılık, ülkenin iç kısımlarında geniş çapta yapılmakta olup, kürkçülük gelişmiş durumdadır. ülkenin her yerinde geniş yayla meraları bulunduğu için, arıcılık bir hayli gelişmiştir ve yüksek kalitede bal üretilmektedir. Uygun bir ortam oluşturulan akarsularda ve göllerde de balıkçılık yaygın şekilde yapılmaktadır.
ENERJİ
Enerjisinin büyük kısmını ithalatla karşılayan Kırgızistan’ın enerji tüketimi, sanayi yapısına ve kişi başına düşen gelire oranla bir hayli yüksektir. Enerji tüketiminin yarıdan fazlası petrol ve doğal gazdan oluşmaktadır. Kişi başına düşen enerji tüketimi yaklaşık 0.175 TEP’dir. Hidroelektrik enerjinin tamamı, kömürün ise büyük bir kısmı yurt içinden temin edilirken, petrol ve doğal gaz ihtiyacının önemli bir bölümü ithalatla karşılanmaktadır.
Hidroelektrik enerji, Kırgızistan’ın en önemli enerji kaynağıdır. Hidroelektrik enerji üretiminin en yüksek seviyesine, nispeten daha az enerji ihtiyacı duyulan yaz aylarında ulaşılmaktadır.
Enerji üretim seviyesinin, reform hareketlerinden önceki seviyeye, ancak önümüzdeki on yılın sonunda gelebileceği, aynı paralelde enerji fiyatlarındaki relatif yükselme eğiliminin de, ithal enerji fiyatları uluslararası seviyeye ulaşıncaya kadar devam edeceği tahmin edilmektedir.
1996 yılında Kırgızistan’daki elektrik enerjisi üretimi yüzde 11.4 oranında artmıştır.
Kırgız Hükümeti, kalkınma planlarına, 2010 yılında bitmek üzere 6800 MW’lık bir hidroelektrik santrali yapımı işinin dahil edilmesini teklif etmektedir. Planlar 2010 yılında faaliyete geçmek üzere, yeni bir tesisin yapılmasını öngörmektedir. Bu kapsama Kulanak, Kokomera, Yukarı Narın, Kambarata ve Aşağı Narın’de bir seri hidroelektrik santralinin yapılması da dahil edilmiştir.
PETROL VE DOĞAL GAZ
Kırgızistan’ın petrol ve gaz yatakları Fergana vadisinin kuzeydoğu kesiminde yer almaktadır. Bu yataklar petrol ve gaz oluşabilecek şekilde tabakalıdırlar. Bunlar; petrol (Chyghysh Izbackent), gaz (Kızıl-Alma ve Suzak) ve gaz buharı (Tunduk Kracakum)’dır.
Jeolojik ve jeofizik verilere ve ayrıca jeodinamik analizlere dayanarak oluşturulan modele göre, bilim adamları Chyghysh-Chu, Aksay, Narin ve diğer dağlık çöküntülerde önemli miktarlarda hidrokarbon hammadde yataklarının olabileceğini tahmin etmektedirler.
1994 yılında dağlık çöküntülerde petrol ve gaz aranmasına yönelik jeolojik çalışmalar hız kazanmıştır. Doğu Çuy, doğu Issık-Kul ve Aksay dağlık çöküntülerinde geniş petrol ve gaz rezervleri bulunduğu tahmin edilmektedir.
Hükümet, 1994 yılından başlayarak; güneş, rüzgar, jeotermal ve mini hidroelektrik santralleri gibi konvansiyonel olmayan enerji kaynaklarından üretim sağlamayı öngören bir politikayı uygulamaya koymuştur. Yerleşim bölgelerinde güneş enerjisi kullanımı, jeotermal enerji üretimi, rüzgardan elektrik üretimi ve küçük hidroelektrik santraller bu politikanın en önemli öğeleridir.
MADENCİLİK
Kırgız Cumhuriyeti’ne ait madenler ulusal mülkiyettir ve alım satım taahhüt altında değildir. Madenler, alıcılara kullanılmak üzere verilir. Karşılığı ise, yatağın endüstriyel olarak işletilmesi sırasındaki ekonomik değeri esasa alınarak, taksitler halinde tahsil edilir.
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti madenlerin idaresine yönelik fonksiyonlarını (madenlerin korunması ve kullanılması ile ilgili olan) devlet adına Kırgız Devleti Jeoloji Komitesi (KSCG)’ne devretmiştir.
ülkenin dünyada eşine ender rastlanır bir jeolojik konumu vardır. Kırgızistan, Ural Moğolistan ve Alp-Himalaya gibi yeryüzünün iki büyük kıvrım kuşağının sınırında yer almaktadır.
Kırgızistan topraklarında 115 çeşit mineral yatağı ve zuhuru ortaya çıkarılmıştır. Devletin hammadde kaynak stoklarında 1000’den fazla endüstriyel yatak ve cevher zuhurları olmakla birlikte, 17000’den fazla doğal mineral hammadde ocağı mevcuttur.
Günümüzde devletin 250’den fazla maden araması yapılmış ocağı bulunmaktadır. Kömür, petrol, gaz, demir dışı ve nadir metaller (bakır-kurşun-çinko-antimuan-kalay-volfram v.b.), altın, nadir toprak ve radyoaktif elementler, çeşitli tipte yapı malzemeleri, kimyasal ve cevher içeren kayaçlar, diğer hammaddeler, yarı değerli taşlar, yeraltı tatlı ve sıcak mineralli su kaynakları mevcuttur.
Kırgızistan’da Kumtor, Jerur, Makmar, Taldibulak, Levoberezni’de ve Akyüz-Bordu cevher bölgelerinde küçük ve orta ölçekli altın kaynakları mevcuttur.
ülkede madencilikle ilgili çalışan yabancı yatırımcılar ve yerel madenci müteşebbislerin yardımları ile altın yataklarının hızlanan endüstriyel gelişimi, ülkede üretilen altın miktarının artmasında etkili olacaktır.
Kırgızistan’da Kumtor altın madeninin tam kapasiteyle çalışmaya başlamasıyla ülkenin toplam iç üretiminin yaklaşık yüzde 5 artabileceği belirtilmektedir.
Büyük altın yatakları, altın-bakır, altın-kobalt, altın-antimuan, altın-polimetal vb gibi bileşik cevher yataklarında yoğunlaşmıştır.
Gelecek 3-4 yıl içinde yürütülecek jeolojik araştırmalarla keşfedilecek altın yatakları için bazı verilerin olması ve ayrıca ülkede 1.5-2 ile 15-20 tonluk tahmini rezervi bulunan bazı altın yatak ve zuhurları anahtar bir rol oynamaktadır.
Kırgızistan’da önemli miktarlarda demirli metal, demir ve Titan-yum yatakları bulunmuştur. Ancak bunlar henüz işletilmiş değildir. Endüstriyel olarak işletilmek için en ümit verici olanı demir yataklarıdır.
Alüminyum, bakır, bizmut, kalay, volfram, civa ve antimuan yatakları, demir dışı ve nadir metallerin hammadde tabanını teşkil eder. yüzde 20-22 alüminyum oksit içeren Sandık ve Zardanek yataklarındaki nefelinli siyenitler, alüminyum üretimi için kullanılabilirler. Bu yatakların rezervleri önemli miktarlara ulaşmaktadır.
Kırgızistan eski Sovyetler Birliği’nde başlıca civa üreten devletti. Haydarkan civa işletmesi, incelenmesi tamamlanmış olan Haydarkan, Çauvi, Novoe ve Çonkoi yataklarından çıkarılan cevheri kullanmaktadır. Toplam civa rezervi 45000 tondur.
ülkede, yüksek şifa özelliklerine sahip bol miktarda termal ve maden suyu kaynakları mevcuttur. Bu sulardan, bir çok sağlık merkezi ve otellerin (Calal-Abad, Jety-Oğuz, Işık-Ata ve Teploklyuchenlea gibi) bulunduğu Issık ve Celal-Abad bölgelerinde etkin şekilde faydalanılmaktadır. Arashan, Kara-Şoro, Aksu ve Frunze’deki maden suları şişelenip satılmaktadır.
Antimon Kırgızistan’da geleneksel bir mineraldir. Bağımsız devletler Topluluğu’ndaki yegane antimon işletmesi Kırgızistan’dadır.
Kalay ve kalay-volfram mineralizasyon birimlerine Sarıcaz cevher bölgesinde rastlanmaktadır.
Kırgızistan’da madencilik ve metalurji işletmesi nadir toprak element cevherini Kutesai yatağından almaktadır. Açık işletme yönetimi ile elde edilen cevherin yıllık üretimi 250000 ton civarındadır.
SANAYİ
Kırgız Cumhuriyeti’nin ekonomisinde tarımdan sonraki ikinci büyük sektör sanayi sektörüdür. Ancak, tarım ve yeraltı kaynaklarının işlenmesine yönelik bir takım sanayiler kurulmuş ve gelişme göstermiştir. Özellikle gıda sektöründe önemli gelişmeler gözlenmiştir. Kırgızistan’da gıda sanayi ve konservecilik alanında Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri arasında dördüncü durumdadır.
Ekonominin oluşturduğu zor koşullar, doğal olarak sanayi sektörünü de olumsuz etkilemiştir. Finansman yetersizliği, hammadde ve malzeme sıkıntıları ve eski teknoloji sorunları ile karşı karşıya olan Kırgızistan’ın sanayi üretiminde, geçmiş yıllarla kıyaslandığında sürekli bir düşüş gözlenir.
Kırgızistan’ın yamaçları ormanlarla kaplıdır, bu da yüzölçümünün yüzde 3.7’si civarındadır. ülkenin 600.000 hektarlık tarım arazisinde ceviz ağacı ekili olup, ağaçların kerestesinden de yararlanılmaktadır.
Kırgızistan’da hafif sanayi kesimi ekonomide büyük yere sahiptir. ülkede bu alanda faaliyet gösteren 125 kuruluş vardır. Tekstil sektöründe çok sayıda fabrika ve birlik (holding) vardır. üretimin bir bölümü ihraç edilmektedir. Örneğin saf yünden iplik veya ipliklik yün gibi.
Elektrik makinelerini, Elektrik Makinaları Kurumu üretmektedir. Kurumun 11 fabrikası vardır. İnşaat malzemeleri (kiremit, tuğla, boya, sıhhi tesisat) üretim tesislerine büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Ekmek ve unlu mamuller sanayii ise gelişme göstermektedir.
Toplam sanayii üreti içinde, hafif sanayi, gıda sanayi ve makine üretim sanayi üretimi yaklaşık yüzde 80’e ulaşmaktadır. Gıda sanayi ve hafif sanayi üretimi bu oranın yüzde 60’ını bulmaktadır. Bu da sanayi kesiminin henüz tüketim malları ağırlıklı bir yapı arz ettiğini göstermektedir.
Kırgızistan’da sanayinin en büyük sorunu Rusya’ya bağımlı olmayı gerektiren koşullardır. Çünkü mevcut sanayinin idamesi için (yedek parça v.s. açısından) Rusya’ya bağımlılık söz konusudur. Aksi halde üretimin durması tehlikesi ile karşı karşıya kalınılabilir. Sanayi girdilerinin diğer ülkelerden sağlanması ekonomik güçlükler meydana getirmektedir.
Uygulanmaya çalışılan özelleştirme politikası sonucunda istihdam problemleri ortaya çıkmaktadır. Ayrıca üretim teknolojisi bakımından da çağın çok gerisinde kalınmıştır. Tüm bu olumsuzlukları doğal sonucu olarak da sınai üretim azalma göstermiştir.
1996 yılı için toplam sanayi üretimi, bir sonraki yıla göre yüzde 10.8 oranında artarak değeri 9.9 milyar som olmuştur. 1997’nin ilk ayında geçen yılın aynı dönemine göre sanayi üretiminde yüzde 28.8 oranında bir artış gerçekleşmiştir.
Kırgızistan’da 1996 yılında yatırım miktarı geçen yıla göre yüzde 18 artarak 4.2 milyar som olmuştur. üretim amaçlı olmayan yatırımların toplam yatırım miktarı içindeki payı sadece yüzde 9.4 idi. üretime yönelik yatırımların yüzde 61’i demir dışı metalürji sektörüne, yüzde 16’sı elektrik sektörüne yapılmıştır.
ULAŞIM
Kırgızistan’daki mevcut ulaşım sistemi yeterli değildir. Tüm alt sektörler itibarı ile geliştirilmesi gerekmektedir.
Kırgızistan’da taşımacılığın belkemiği karayolu ağıdır. Şehir içi ve şehirlerarası yolların uzunluğu 23000 km’dir. Yolcu taşımacılığının yüzde 87’si, yük taşımacılığının ise yüzde 94’ü, karayolu ile yapılmaktadır. Karayolu ağı, ülke ekonomisi ihtiyaçlarını karşılamak açısından yetersiz kalmaktadır.
Kırgızistan ekonomisi taşımacılık ağırlıklıdır. Karayolu trafiği çok yoğun olmamakla beraber, günde 15000 taşıtın geçtiği yollar olduğu gibi 10000 aracın geçtiği tali yollar da vardır.
Ulaştırma sektöründe, özelleştirme potansiyeli oldukça yüksek olup, öncelik, karayolu taşımacılığına ve yol inşaasına verilmektedir.
Ekonomi yeniden yapılandıkça ve enerji fiyatları yükselmeye devam ettikçe, taşımacılığa talebin azalacağı tahmin edilmektedir.
Demiryolu ulaşımı açısından çok yetersiz bir durumda olan Kırgızistan’da sadece 340 km’lik demiryolu, Kazakistan üzerinden Rusya’-ya devam etmektedir.
Kırgızistan’da havayolu yolcu taşımacılığında önemli bir gelişme mevcuttur. ülke genelinde Bişkek ve Oşâ€™ta iki büyük havaalanı ve çok miktarda mahalli havaalanları bulunmaktadır.
TURİZM
Kırgız Cumhuriyeti Devleti Başkanı Askar Akayev ülkenin bağımsızlığına kavuşmasından sonra yaptığı bir açıklamayla, turizmin ülkenin ekonomisine en önemli katkıyı yapacak öncelikli sektörlerden birisi olduğunu belirterek, turizm sektörüyle ilgili olarak siyasi iradeyi vurgulamıştır.
Gerçekten de ülkenin karşılaştırmalı üstünlükleri arasında yer alan turizm sektöründe dağcılık, tatil, kültür ve sağlık turizmi başlıca faaliyetler arasında gelmektedir. Bugüne kadar mevcut potansiyelin küçük bir kısmı kullanılmış olan Kırgızistan’da doğasının kirlenmemiş olması, özgün kültürel özelliklerini halen koruyor olması ve halkının misafirperverliği ülkeyi uluslararası düzeyde önemli kılmaktadır.
Issık Göl sahilinde yer alan çok sayıdaki dinlenme ve sağlık tesisleri Kırgızistan’ı bağımsızlığını kazandığı 1991 yılına kadar Sovyetler Birliği’nin başlıca tatil turizmi merkezlerinden birisi yapmıştır. Bu zamana kadar özellikle Orta Asya ve Sibirya bölgesinden gelen yaklaşık 600.000 turist Kırgızistan’da 289 konaklama tesisinde tatil yapmaktaydı.
Bunun yanısıra, yüzde 85’ini Doğu Bloku ülkelerinden gelen turistlerin oluşturduğu yaklaşık 10.000 (geri kalanı Batı Avrupa ülkelerinden) dolaylarındaki turist ise özellikle dağcılık ve sağlık turizmine ilgi göstermekteydi..
Kıgızistan bağımsızlığını kazandıktan sonra turizm hareketinde büyük değişmeler gözlenmiştir. En önemlisi, Sovyetler Birliği ülkelerinden yaz tatili amacıyla, gençlik ve izci kamplarına gelen turist sayısında büyük azalmalar görülmüş, buna karşın iş amacıyla Batılı ve çevre ülkelerden dafa fazla turist gelmeye başlamıştır.
İlave olarak, Kırgızistan’dan da "bavul ticareti" amacıyla yurt dışına çıkan Kırgız vatandaşların sayısında bir artış görülmüştür..
Hiç kuşkusuz Kırgızistan dağcılık turizmi açısından dünyanın en başta gelen ülkelerinden biridir. ülkenin büyük bir kısmı dağlarla kaplı olup, denizden ortalama yüksekliği 2750 metredir. ülke dağlık alanların büyük bir kısmı Tanrı Dağları’ndan, bir kısmı ise Pamir Dağları’nda oluşmaktadır.
Kırgızistan’ın genel bitki örtüsü orman, makilikler, bozkır, step, çayır ve su bitkileri oluşturur. ülke topraklarının yüzde 4.2’si orman, çayır ve maki topluluklarından oluşur. Bitki örtülerinde başlıca görülen tür ise çam, ceviz, şam fıstığı, huş ağacı, akağaç ve kavaktır. Güneybatı Tien-Shan’da bulunan ceviz ormanı özel bir öneme sahiptir.
Kırgızistan’da bulunan irili ufaklı 2.000 göl arasında Issık-Göl (sıcak göl) en önemlisidir. Issık-Göl 6.200 kilometrekarelik yüz ölçümüyle dünyanın 23. büyük gölüdür. Su seviyesi 1609 m. olup, 668 m. derinliğiyle dünyanın en derin göllerinden birisidir.
Kırgızistan’ın sağlık turizmi açısından da değerli termal kaynaklara sahiptir. Bunların başlıcalarını ise tedavi edici nitelikte çeşitli mineral su ve çamur kaynakları oluşturmaktadır. Bu potansiyeli değerlendirmek üzere, özellikle Issık-Göl çevresinde içerisinde sağlık personelinin de hizmet verdiği nitelikli tesisler yapılmıştır.
Son yıllarda giderek ilgi gören turizm türlerinden biri de trek-kingdir. Kırgızistan çok çeşitli trekking güzergahlarına sahiptir.
Kırgızistan’ın sahip olduğu büyüklü küçüklü 40.000 dere ve ırmağıyla rafting için çok iyi şartlar bulunmaktadır. ülkenin en büyük iki ırmağı olan Çuy ve Narın ise boyutları itibarıyla bu spora daha uygundur.
Kırgızistan’ın kış sporları arasında mukayeseli olarak üstün olduğu faaliyetlerden birisi, kayakçıların helikopter tarafından kayak pistine götürülüp getirilmesiyle yapılan helikopter kayağıdır. Kırgızistan helikopter kayağı için Avrupa ve Japonya’dan turist çekebilme gücüne sahiptir.
Kırgızistan at sporları açısından da son derece iyi bir potansiyele sahiptir. ülkede çok sayıda atın bulunması , doğasının at gezintileri için uygun olması, halkın atçılık üzerine büyük bir kültür ve geleneğe sahip olması, bu potansiyelin başlıca nedenleri arasında sayılabilir.
Kırgızistan’ın turizm potansiyeli arasında avcılık da önemli yer tutar. ülkede 72 farklı bölgede 4.3 milyon hektarlık bir alanda sportif amaçlı avcılık ve balıkçılık yapılmaktadır.
Kırgızistan’ın çeşitli bölgelerinde M.Ö. 2.000-3.000 yıllarında yapılmış olduğu tahmin edilen, kaya üzerine figüratif resimlere rastlanmaktadır. Bu kaya resimleri genellikle çeşitli hayvanların avlanma sahneleri ile kullanılan arabaları ve dini törenleri tasvir etmektedir.
Kırgızistan’ın bir çok yerinde “Balbal†olarak adlandırılan ve Türk savaşçılarını canlandıran taş insan figürlerine rastlanmaktadır. M.Ö. 7. yy. ile M.S. 2. yy. arasında Kırgızistan topraklarında yaşamış olan İskitler tarafından yapılmış olan mezarlar ve bu mezarların oluşturduğu kabristanlar da Kırgızistan’ın önemli tarihi değerleri arasında bulunmaktadır. Bugün Çuy vadisinde, Sokuluk, Moskovski ve Kemin bölgelerinde rastlanan mezarların boyları 6 metreye kadar uzanmaktadır.
Bişkek’in 60 kilometre doğusunda ve Tokmak’ın 12 kilometre güneyinde yer alan Burana Minaresi ülkede görülmesi gerekli en önemli tarihi eserlerden biridir. 14.yy’da varlığını sürdürmüş olan ve 30 kilometrekarelik bir alan üzerine kurulu bulunan Balasagun şehrinden günümüze kadar kalan tek değer Burana Minaresi ve çevresinde bulunan bazı tarihi yapılardır.
Kırgızistan’da görülmeye değer tarihi eserlerden birisi de ülkenin Çin sınırında Ata Başı bölgesinin 78 kilometre batısında bulunan Taş-Rabat adlı yapıdır. Sağlam duran taş anlamına gelen Taş-Rabat Orta Asya’nın kesme taştan yapılmış tek binasıdır.
Uzgen minaresi de Burana minaresi gibi, Orta Asya’da görülen minarelerin tipik bir örneğidir. 17 metre uzunluğunda olan minare günü-müze kadar bozulmadan kalabilmiştir. Minare Uzgen şehrinin Karahanlılar’a başkent olduğu bir dönemde, 11.yy’da yapılmıştır.
Süleyman Tepesi, Oş şehrinin tam ortasında bulunması ve hemen göze çarpması nedeniyle en çok gezilen tarihi değerlerden biridir. Süleyman Tepesi’ndeki bir mağara içerisinde bulunan taş aletlerden ve duvar resimlerinden bölgenin tarihinin M.Ö. 4000-5000 yıllarına kadar gittiği tahmin edilmektedir.
49.3 50.7 5.000.000 Pamuk, yün, ipek, sebze ve meyve, saman ve kenevir. Karasal iklim. Narın, Tar, Kurşab, Talas, Alay, Çuy ve Kızılsu.
Azerbaycan
: Bakü (Nüfus: 2.100.000)
1828 Türkmen Çayı anlaşması ile Rusya’nın boyundurluğu altına giren Azerbaycan, 7 Haziran 1992 gününe kadar hep Rus kuklası olan yöneticiler tarafından idare edildi. 7 Haziran 1992 günü halkın oyları ile ve halkın hür iradesi ile, kendisinden olan ilk cumhurbaşkanını seçti. Ne yazık ki, olayları önceden gören Bozkurt Ebulfez Elçibey’in mecliste yaptığı konuşmada dediği gibi, o cumhurbaşkanını bir yıl bile saklayamadılar, yerinde tutamadılar. Bu işte K.G.B.’nin ve Savama’nın parmağı olduğu kadar, Türkiye’yi yönetenlerin de büyük veballeri vardır. Bunlar mutlaka araştırılarak, yakın tarihi yazanlar tarafından ortaya konulacaktır. Herkes yalan söyleyebilir, fakat tarih asla. Türk Milleti, bir gün yüce ülküsüne hainlik edenleri mutlaka öğrenecek ve tanıyacaktır...
Başkent
Önemli Şehirleri
Komşuları
: Batısında Ermenistan, güney batısında Türkiye, kuzey batısında Gürcistan, güneyinde İran ve kuzeyinde Rusya Federasyonu’dur. : Toplam 60 kaza ve 45 şehir mevcuttur. Başlıca şehirleri; Sumgayıt, Guba, Alibayramlı, Lankeran, Mingeçevir, Hankendi, Şeki, Naftalan, Gence ve Şuşa'dır.
Para Birimi
Önemli Nehirleri
: Kür, Aras, Alazani, Samur, Terter, Kanık, Genceçey ve Beylegan
Önemli Gölleri
İklimi:
Doğal Kaynakları
Tarımsal ürünler
Sanayi Dalları:
Petrol araştırma, sondaj makinaları üretimi, petrokimyasallar, yiyecek ve içecekler, tekstil, elektronik ve metal işleme.
Yüzölçümü
Nüfus(1995)
Kent Nüfusu(%)
Kırsal Kesim(%)
Türk (%)
AZERBAYCAN'IN EKONOMİK YAPISI
TARIM
Azerbaycan dünyanın en değişik iklim tiplerine sahip ülkelerden biridir. Doğu ve orta kısımları alçak ve düzlük olduğu için, kışları ılık ve çok sıcak geçer, güneydoğu kısmı ise nemli subtropikal iklime sahiptir. Bölgeye düşen yıllık yağış miktarı 1200-1400 mm’dir. Diğer bölgeler ise, kurak ve yarı kurak görünüme sahiptir. Azerbaycan’ın toprak büyüklüğü 8.641.500 hektardır. Bu miktarın ancak 1.549.000 hektarını ekime müsait alanlar teşkil etmektedir.
HAYVANCILIK ani yardımlarla karşılanmaktadır.
Ceylan, dağ keçisi, keklik ve turaç ülkenin önemli av hayvanlarıdır. 800 kilometre uzunluğundaki Hazar Denizi kıyısındaki zengin akarsularda balıkçılık ve diğer su ürünlerinin özel bir yeri vardır.
Hazar Denizi'nde avlanan mersin balığının yumurtası dünyaca ünlüdür. Azerbaycan, dünya havyar üretiminin yüzde 80'ini karşılamakta ve bu alanda yeni pazarlar aramaktadır.
MADENCİLİK
Azerbaycan, madencilik sektöründe birçok sorunla karşı karşıyadır. Çok sınırlı olan maden üretimi tesislerinde teknoloji geri kalmıştır. Güneş kollektörü ve gümüş mücevheratı üretimi gibi konular, halen devlet tekelindedir.
Yüksek tenör ve rezervde altın yatakları bulunmakla birlikte, henüz hiçbiri işletilmeye sokulmamıştır. 100 bin ton sülfirik asit stokları olmasına rağmen, pazar imkanı bulunamamış ve 1 milyon dolar değerinde gümüş mücevheratı pazarlanamadığı için üretimi durdurulmuştur.
PETROL
DOĞAL GAZ
Azerbaycan'da sanayi alanlarında ve halkın enerji ve yakıt ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli rol oynayan gaz, sadece doğal gaz veren yataklardan, hem de petrolle birlikte petrol kuyularından sağlanmaktadır. Doğal gaz Bahar, Kum Adası, Neft Taşları ve Songaçal’dan çıkarılmaktadır.
SANAYİ
Azerbaycan, 1920 ihtilalinden sonra SSCB'nin merkezi planlama stratejisi gereği önceleri bir tarım ülkesi olma yolunda ilerlerken, ülkede elde edilen tarım ürünlerinin işlenmesi gündeme gelince hafif sanayi de gelişme sürecine girmiştir.
Azerbaycan’da petrol, doğal gaz ve yan ürünleri sanayi oldukça gelişmiştir. Ayrıca, metalik madenlerin üretimi ve hammadde kaynaklarına bağlı olarak yan sanayi de gelişmiştir.
Kimya ve petro-kimya sanayinin toplam sanayi içindeki payı yüzde 7 olup en büyük merkezleri Bakü ve Sumgayıt'tadır. Kimya sanayi; petro-kimya sanayi, gübre sanayi, tarımsal savaş araçları, sentetik reçine, lif ve plastik madde, boya, vernik, ilaç, sabun, lastik sanayi, gibi alt gruplara ayrılmıştır.
DIŞ TİCARET
Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi’nin açıklamalarına göre 1996 yılında ithal edilen malların toplam hacminin yüzde 39,55’ini gıda ürünleri, yüzde 0,99’unu tüketim malları, yüzde 19,6’sını makine, elektrik tesisat ve yedek parçalar, yüzde 4,45’ini ulaşım araçları ve yedek parçaları, yüzde 6,73’ünü siyah metaller ve ürünleri, yüzde 1,85’ini orman ürünleri oluşturmaktadır.
Azerbaycan’ın ithal ettiği ürünler:Petrol, doğal gaz, ham demir, demir saç, çelik borular, yük vagonları, otomobil ve yedek parçaları,traktör, tarım makineleri, kağıt, televizyon, inşaat malzemeleri, şeker, tütün, et, tereyağı ve diğer hayvani yağlar, un ve bulgur, tahıl, deterjan ve sabun.
İNŞAAT ir.
Azerbaycan Devlet İstatistik Komitesi’nin yaptığı açıklamaya göre, 1997’nin ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre makine sanayi, inşaat malzemeleri, orman sanayi ve hafif sanayi sektörlerinde üretim artışı kaydedilmiştir.
Bu yılın mayıs ayı itibariyle Azerbaycan’ın bütün sanayi kollarında çalışan sayısı geçen yıla göre yüzde 8 oranında azalmıştır. Mayıs ayı itibariyle sanayi sektöründeki ortalama aylık ücret 226 bin Manat olmuştur.
Mevcut sanayi tesislerinde eski teknolojinin kullanılması verimi düşürmekte ve de kaliteyi olumsuz yönde etkilemektedir. Bu yönüyle Azerbaycan sanayisinin ciddi bir şekilde modernizasyona ihtiyacı vardır.
Bu durumun çözümünü özelleştirmede gören hükümet 1996 yılı içerisinde küçük ve orta ölçekli işletmelerin özelleştirilmesi tamamlanırken 1997'nin özelleştirme yılı olması hedeflenmektedir.
Azerbaycan çok sayıda işletmesiyle çeşitlilik gösteren bir imalat sanayine sahiptir. Gıda sanayi tamamıyla kırsal kesime yayılmış, gıda dışı sanayi, alt yapı hizmetlerinde görüldüğü gibi belli sanayi merkezlerinde toplanmıştır.
Gıda-içki sanayi, Azerbaycan sanayi üretiminin yüzde 38.6’sını oluşturmaktadır. Sanayinin girdileri yurt içi üretimden karşılanmakta, yalnız tahıl ve şeker gibi maddeler ithal edilmektedir.
Dokuma, giyim ve deri sanayi toplam sanayi üretiminde yüzde 24'lük bir paya sahip olup bu sanayi kolu, büyük, orta ve küçük işletmelerden oluşmaktadır.
Azerbaycan’ın toplam doğal gaz rezervinin 120 milyar metreküp olduğu tahmin edilmektedir. Azerbaycan’da doğal gaz kaynakları iyi değerlendirilmediği için Türkmenistan, İran va Rusya’dan doğal gaz ithal etmektedir.
ülkede kimya sanayisinin gelişimi gaz yataklarının zenginliğine bağlıdır. Yapılan hesaplara göre ülkenin toprakları altındaki doğal gaz yataklarının ancak yüzde 20'sine ve denizdeki yatakların ise yüzde 10'una ulaşılabilmiştir.
Sovyetlerin dağılması tarım ve hayvancılıkta da, diğer sektörlerde olduğu gibi, özelleştirmeyi beraberinde getirmiştir. ülkede modern hayvan çiftliklerine ihtiyaç vardır.
Azerbaycan, halkının beslenmesi için gerekli olan gıda maddelerinin üretimi yönünde çok elverişli doğal şartlara sahip bir ülkedir. Mevcut toprakları ve iklim özellikleri, bugünün ve gelecekteki nüfusun gıda ihtiyacını sağlayabilecek potansiyele sahip olduğunu göstermektedir.
Azerbaycan'ın tarımsal üretimi SSCB ekonomisine entegrasyonun gerektirdiği monokültür tarıma zorunlu olarak dönüştürülmüştür. Bu dönüşüm sonucunda ayrı ayrı ürünlerin yetiştirildiği binlerce hektar arazi desen değişikliği yapılarak tek ürün üretimine ayrılmıştır. Bağımsızlık döneminden sonra tarıma daha fazla önem verilmiş birtakım reformlarla tarıma hareketlilik getirilmeye çalışılmıştır.
Azerbaycan’da inşaat sektörü, 80 adet birlik içerisinde örgütlenmiş yaklaşık 300 firma tarafından yönlendirilmektedir. 1996 yılının ilk yarısında inşaat alanında çalışan işçilerin sayısı 1995 yılının aynı dönemiyle mukayese edildiğinde yüzde 16’lık azalmış ve 84.3 bin kişi olmuştur. Kişi başına düşen konut alanı yaklaşık 12.5 metrekared
Özellikle son yıllarda köylerden şehirlere doğru başlayan göç ve Karabağ olayları sebebiyle ciddi bir konut sorunu ortaya çıkmıştır. Ayrıca devlete ait konutların özelleştirilmesi de yavaş yürümektedir. İnşaat sanayinin toplam sanayi içerisindeki yeri yüzde 3.1’dir.
Azerbaycan’da inşaat sanayisine ait malzemelerin ve hammaddelerin bol ve ucuz olması ve arz açığının bulunması nedenleriyle inşaat sektörü dış yatırımlar için özendirici bir sektör konumuna gelmiştir. İnşaat sektörü özellikle Türk işadamlarının ilgisini çekmektedir.
TURİZM
Turizm sektörünü aşağıdaki alt başlıklar altında toplamak mümkündür; pmaya en müsait yerlerdir.
Zakatala, Şeki, Guba, Gence, Kazak, Lenkeran yaz aylarında tatil ya
Azerbaycan’ın doğusu Hazar Denizi ile kaplıdır. Bilgeh ve civarı kilometrelerce uzayan plajlara sahiptir.
ülkede evcil ve yabani olmak üzere toplam 97 çeşit memeli hayvan, 346 çeşit kuş ve 95 çeşit balık bulunmaktadır. Organizasyon ve ge-rekli kanuni alt yapının olmamasından av turizmi yeterince gelişmemiştir.
Yayla ve Dağ Turizmi için elverişli yöreler; Zakatala meşelikleri, Şeki Gelersen Göresen Galası, Başdaşagıl Meşelikleri, İsmayıllı, Lahiç, Gutgaşen, Ağdaş ormanları, Gence, Hacıkent , Göygöl olarak sayılabilir.
Azerbaycan’da 1000 kadar mineral su vardır. “Naftalan’’ denilen ve dünyada sadece Azerbaycan’da bulunan petrol karışımlı çamursu bir madde başta sinir sistemi olmak üzere deri, cilt, kadın hastalıkları vb bir çok hastalığa iyi gelmektedir. Azerbaycan’da tedavi nitelikli senatoryumların çoğu Ağşeron yarımadasındadır.
ülke çok zengin bir kültür ve tarih hazinesine sahiptir. ülkelerdeki eski anıt, mezar, türbe, bina ve diğer tarihi eserleri korumak, restore etmek için “Berpa†adı verilen cemiyetler kurulmuştur.
HABERLEŞME
ULAŞTIRMA
Hazar Denizi’nde yüzlerce kilometrelik bir kıyı şeridi bulunmasına karşın, ülkede sadece biri büyük olmak üzere irili ufaklı 15 liman bulunmaktadır. Büyük olan Bakü’de bulunan liman, yolcu taşımacılığına uygun değildir.
ülkede önemli ölçüde, boru taşımacılığı ile petrol ve doğal gaz taşınmaktadır.
BANKACILIK
Azerbaycan’ın serbest piyasa ekonomisine geçme yolundaki en önemli adımlardan birini oluşturan bankacılık konusundaki düzenleme-lerle ilgili olarak 7 Ağustos 1992’de Merkez Bankası hakkındaki kanun ile bankalar ve bankaların faaliyetleri hakkındaki kanun yürürlüğe girmiştir.
Azerbaycan’ın finans kesimi Azerbaycan Milli Bankası ve 4 ihtisas bankası; Azerbaycan Uluslararası Bankası, Ziraat Bankası, Sanayi ve Yatırım Bankası, Emanet Bank ile çok sayıda ticari ve kooperatif bankadan oluşmaktadır.
Azerbaycan’da bankacılık ve sermaye piyasası yeterince gelişmemiştir. Kredi kullanma imkanları da yeterli değildir. Bankacılık ve kombiyo konusundaki bilgi eksikliği döviz transferini güçleştirmektedir.
Bankalar ve yetkili döviz büroları, gerçek kişilere döviz alış satış işlemleri yapabilmektedir. Tüzel kişilik durumunda olan firmaların ihtiyacı olan yabancı dövizler ise yalnızca, firmaların hesaplarının bulunduğu bankalar aracılığı ile, Bakü Bankalararası Valuta Birjası’ndan satın alınmaktadır.
YATIRIM SAHALARI
1-Şehiriçi ve şehirlerarası yolcu ve yük taşımacılığı
2-Altın, gümüş ve işletmeciliği
3-Ağaç işleri-marangoz (kereste, mobilya)
5-Arıcılık
6-Ayakkabı fabrikası
7-Balıkçılık
8-Tarım aletleri üretimi
9-Bisküvi fabrikası
10-Boya fabrikası
11-Çiçekçilik
12-Çikolata fabrikası
13-Çimento fabrikası
14-Çocuk bezleri fabrikası
15-Demir-çelik fabrikası
16-Elektrik ve elektronik eşya üretim fabrikaları
17-Entegre et tesislerinin kurulması
18-Gül yağı üretimi-pazarlaması
19-Güneş kollektörü üretimi
20-Ham petrol ve doğal gaz üretim tesisleri
21-Havyar ve balıkçılık tesislerinin kurulması
22-Hayvancılık
23-Hurda demir işleme atölyeleri
24-İnşaat ve restorasyon işleri
25-İpekçilik
26-İyot, brom üretimi için gerekli teçhizat temini
27-Klima fabrikası kurulması (Mevcut fabrikaların işler hale geti rilmesi)
28-Kolonya fabrikası
29-Konfeksiyon imalat fabrikaları (Mevcut fabrikaların işler hale getirilmesi)
30-Kuru temizleme
31-Kuruyemiş-çerez işleri
32-Meyve ve sebze üretim-işleme tesisleri (konserve, salça, komposto, meyve suyu tesisleri)
33-Mozaik ve mermer işleri
34-Özel klinik ve hastahaneler
35-Plastik sanayi tesisleri
36-Sabun ve deterjan fabrikası
37-Seracılık
38-Sıhhi malzemeler üretimi
39-Soğutucu fabrikalarının modernizasyonu
40-Su, su işleme ve ambalaj tesisleri
41-Süt ve süt ürünlerinin paketleme ve dağıtımının yapılması
42-Tavukçuluk
43-Tekstil ve dokumacılık
44-Trikotaj
45-Un ve hamur işleri
47-Şeker fabrikası
48-Yem tesisleri (Mevcut tesislerin modernizasyonu)
49-Yün-pamuk sektörü
50-Zeytin ve zeytin yağı fabrikası, çiçek yağı ve pamuk yağı fabrikası kurulması
İklim Özellikleri
Azerbaycan,Hazar Denizi sahilinde geniş ovalarıyla, Kafkas soğuklarını çevreleyen yüksek dağ sıralarıyla on tarımsal iklim bölgesinde, ılıman ve yağışlı, sıcak ve kurak iklim özelliklerini taşır.
Sıcaklık ülkenin büyük bir bölümünde genellikle yüksektir. Yıllık yağış genellikle azdır. Hava sıcaklıkları Türkiye ile paralellik göstermektedir. Kış aylarında -15 ile 5 derece, yaz aylarında ise 25-35 derece arasında seyretmektedir.
Şehir İçi ve Şehirler Arası Ulaşım İmkanları Nelerdir?
Azerbaycan’da şehir içi ulaşım, otobüs, treybüs ve taksilerle sağlanmaktadır. Şehirlerde muntazam bir trafik akışı bulunmaktadır. Sürücüler trafik kurallarına karşı sonderece hassastırlar.
Şehirlerarası yolculuk tren, otobüs ve uçaklarla yapılmaktadır.
Eski ve bakımsız olmasına rağmen, Azerbaycan halen iyi bir ulaştırma ağına sahip bulunmaktadır. Ancak alt yapısı ve ekipmanları genelde kötü durumdadır. Devlet politikaları ve organizasyonlarında bir çok yetersizlikler vardır ve yakın gelecekte ulaşım talebinde kayda değer değişikliklerin olması beklenmektedir.
Demiryolu taşımacılığı, Azerbaycan’da sosyo-ekonomik yaşamın omurgasını oluşturmaktadır. ülkede bir yılda gerçekleşen yolcu taşımacılığında demiryollarının payı ortalama olarak yüzde 8, ancak buna metro taşımacılığı da dahil edildiğinde yüzde 98 dolayındadır. Metro genellikle yolcu taşımacılığında kullanılırken, diğer demiryolları yük taşımacılığında kullanılmaktadır.
Azerbaycan’da yaklaşık 26 bin kilometrelik bir karayolu ağı bulunmaktadır. Bunun çoğunluğu stabilize ve toprak yollardan oluşmaktadır. Karayolu taşımacılığında otobüs kullanımı ağırlıktadır. Toplam karayolu taşımacılığının yüzde 82.9’u otobüslerle gerçekleşmektedir.
Azerbaycan’da toplam 27 adet havaalanı bulunmaktadır. Ancak bunlardan 5’i normal yolcu uçakları trafiğine uygun alanlardır. Bakü ve Gence havaalanları uluslararası trafiğe açıktır. Diğerleri şehirler arası taşımacılıkta kullanılmaktadır. ülkenin sahip olduğu uçak filosu oldukça yaşlanmış bir durumdadır. Yedek parça ve aksamının üretilebileceği tesisler yetersiz ve bakım imkanları kısıtlıdır.
Azerbaycan haberleşme ağı, ülkedeki tüketicilere hizmet sağlamada yetersiz kalmaktadır. Haberleşme ağında performansın düşük olmasının sebebi, kullanılan araç ve gereçlerin vadesinin kısmen dolmuş olmasıdır.
Haberleşme ağındaki araçların ortalama yaşı, 15 ile 20 yıldır. Yedek parçaların bulunması zor olup, ihracatı artırmak için önem taşıyan ulusal ve bölgesel iletişim sınırlıdır. Haberleşme ağının, kullanım kapasitesi yüzde 95 gibi yüksek bir oran olmasına rağmen, mevcut talebi karşılamakta yetersiz kalmaktadır.
Hükümet politikası, her evde bir telefon bulunması ile evrensel hizmet hedefine doğru telekomünikasyon sektörünün hızlı gelişimine önem vermektedir. Haberleşme Bakanlığı, yeni teknolojilere yatırım yaparak ve işletme birimlerinin ticari gelişmesini destekleyerek, bu amaca ulaşmayı ummaktadır.
Bu aşamada Hükümet, kamu sektörü içinde temel telekomünikasyon hizmetlerinin verilmesini, yeni hizmetlerin ise özel sektör tarafından sağlanmasını düşünmektedir.
Azerbaycan, Kafkas Dağları, ovaları, nehirleri, gölleri, 825 km'lik Hazar Denizi sahil şeridi, zengin mineral suları, birçok iklim tipinin bir arada yaşanması ve zengin tarih hazinesiyle turizm potansiyeli oldukça yüksek bir cumhuriyettir. Azerbaycan 9 iklim bölgesine birden sahip olması sebebiyle doğal olarak bir turizm merkezi haline gelmiştir.
Azerbaycan, 1994 yılından bu yana turizm alanında da çeşitli ülkelerle 40’dan fazla işbirliği anlaşması imzalamıştır. Azerbaycan’ı 22 ülkeden 1994 yılında 44 bin, 1995 yılında 45 bin, 1996 yılında ise 12 bin turist ziyaret etmiştir.
Azerbaycan’da iç ve dış ticaret, Sovyetler Birliği dağılmadan çok kısa bir zaman öncesine kadar merkezden yönlendirilmekteydi. Azerbaycan 1989 yılından sonra ekonomik faaliyetlerini kendi tasarrufları doğrultusunda değerlendirebilmiştir. ülkenin cumhuriyetlerarası ticari bağımlılığı son derece yüksektir.
Azerbaycan'da ticaretin güçlendirilmesi için, petrol sektöründe üretimin artırılmasına, cumhuriyetlerarası ticaretin yeniden canlandırılmasına ve yeni pazarlar oluşturulmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.
Türkiye, bütün ülkeler arasında Azerbaycan tarafından en fazla ithalat yapılan ülke konumundadır. Azerbaycan’ın 1996 yılı toplam ithalatı 960.636.290 dolar, toplam ihracatı ise 631.245.510 dolar olarak gerçekleşmiştir.
Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi 1997 yılı Ocak-Temmuz ayları arasında toplam dış ticaret hacminin 902.2 milyon dolar olarak gerçekleştiğini açıklamıştır. Bunun 440.2 milyon doları ithalat, 462 milyon doları ise ihracat olarak gerçekleşmiştir. Ticaret hacminin 389 milyon dolarlık bölümü BDT ülkeleriyle yapılmıştır.
Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi’nin açıklamalarına göre 1996 yılında Azerbaycan’ın ihraç ettiği ürünlerin yüzde 70,84’ünü petrol ürünleri, yüzde 2,74’ünü kimya sanayi ürünleri, yüzde 6,02’sini pamuk, yüzde 2,08’ini klimalar, yüzde 1’ini alkollü ve alkolsüz içecekler, yüzde 0,93’ünü ise tütün ürünleri oluşturmuştur.
Azerbaycan’ın ihraç ettiği ürünler: Petrol ürünleri ve malzemeleri, doğal gaz, demir filizi, çelik borular, kil toprak, aluminyum, mineral gübreler, sentetik kauçuk, pamuk, hazır ipek kumaş, hazır yün kumaş, halılar, dokumacılık ürünleri, deri ayakkabı, üzüm, şarap, çay, tütün, sulfanol, kostik soda, pamuk elyafı.
Azerbaycan’daki sanayi sektörü sınıflandırılması aşağıdaki gibidir.
-Ağır Sanayi (Yakıt-enerji, metalurji, makina imal, kimya, orman ürünleri, yapı malzemeleri)
-Hafif Sanayi (Dokumacılık, dikiş, deri-kürk, kundura vb)
-Gıda Sanayi
Azerbaycan’ın en büyük yeraltı zenginliği petroldür. Azerbaycan’da petrol 19. yüzyılla birlikte ekonomik hayata girmiştir. ülkede zengin petrol yatakları mevcuttur. Petrol, pamuk üretimiyle birlikte ülkenin ekonomik temelinin oluşturmaktadır.
Bölgedeki petrol rezervleri ülkeyi kısa sürede petrol zengini ülkeler arasına sokacak niteliktedir. Toplam petrol rezervlerinin 3.3 milyar varil olduğu ve petrol bulunma ihtimali yüksek olan alanlar da hesaba dahil edildiğinde bu rezervin 7.7 milyar varile ulaşacağı belirtilmektedir. Azerbaycan petrollerinin büyük çoğunluğu (%77) Hazar Denizi'nden sağlanmaktadır.
Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi, 1997 yılının ilk 6 ayında, 4.452 milyon ton petrol çıkarıldığı ve 3.040 milyar metreküp doğal gaz üretildiğini açıklamıştır.
Bağımsızlığını kazanmasından sonra zengin petrol yataklarına sahip olmasından dolayı dünyaca ünlü petrol üreticilerinin iştahını kabartan Azerbaycan, son yıllarda sağlanan istikrar ortamıyla yabancı yatırımcıların akınına uğramaktadır. Dünyanın dört bir yanından gelen işadamı ve yatırımcılar, bu pastadan daha fazla pay kapmak için kıyasıya bir mücadele vermektedirler. Bu yarışta ise Türkiye'nin- maalesef -oldukça gerilerde olduğu görülmektedir.
Azerbaycan çok zengin madenlere ve minerallere sahiptir. Bunlar, bakır, demir, kurşun, alüminyum, natriyumsülfat, göl ve kaya tuzları, az miktarda altın ve gümüştür.
Doğal kaynakların kullanımı genellikle Sovyetler Birliği'nin kısa ve uzun vadeli ihtiyaçları dikkate alınarak planlanmıştır. Maden yataklarından, eski merkezi hükümetçe aşırı derecede kullanılanların bazılarında verim düşerken, bazıları ise kapanmış veya ekonomiye yük olacak duruma gelmiştir.
Hayvancılık ülke ihtiyacını karşılayacak şekilde gelişmiştir. Fakat son yıllarda özellikle hayvancılık sektöründe büyük düşüşler meydana gelmiştir. Devletin ciddi bir hayvancılık politikasının olmaması bu durumun en büyük sebebidir. ülkede, 1.5 milyon sığır ve 5.5 milyon koyun, 20 milyon kümes hayvanı mevcuttur. Büyük ve küçükbaş hayvanların çoğunluğu kültür ve melez ırklardan oluşmaktadır.
1995 yılında et üretimi 82 bin ton, süt üretimi 789 bin ton ve yumurta üretimi ise 471 milyon adet olmuştur. Halkın yıllık ortalama ihtiyacı ise ette 450 bin ton, sütte 2.322 bin ton ve yumurtada 1.544 milyon adettir. üretim ile ihtiyaç arasındaki fark ülkenin mali kaynaklarının elverişliliği nispetinde ithal edilmek suretiyle veya ins
Tarım ürünleri; tahıl, pamuk, zeytin, üzüm, narenciye, çay, tütün, fındık, ceviz ve diğer yaş meyveler ile değişik sebze çeşitleridir. Tahıl, tüm tarımsal üretimin 2/3’ünü oluşturmaktadır. Tarım faaliyetlerinin çoğu, Kura ve Aras nehirleri civarında yapılmaktadır.
Tarım başlıca sulama ile (%65) yapılmakta olup Kura havzasında pamuk üretilir. 1996 yılı 274 bin ton pamuk üretimiyle Azerbaycan BDT'de dördüncü durumdadır. Tarım bakanlığı uzmanlarına göre, 1997 yılında toplam 320 bin ton pamuk elde edilecektir. Bunun dışında tütüncülük gelişmiş olup, çok eski devirlerden beri ipekçilik yapılmaktadır.
üretilen tahıllar arasında buğday, çavdar, mısır ve pirinç önemli yer tutmaktadır. Azerbaycan’da şarap ve brendi üretimi oldukça gelişmiştir. Sovyetler Birliği ülkelerinin üzüm ihtiyacının yüzde 23’ü Azerbaycan’dan karşılanmaktadır.
Azerbaycan’da nüfusun yüzde 47,2’si köylerde yaşamakta ve yüzde 38’i tarım sektöründe çalışmaktadır. Tarım sektöründe çalışanların yıllık ortalama geliri, diğer sektörlerde çalışanların yıllık ortalama gelirinin 1/5’i kadardır.
Bu durum tahıl üretiminin olumsuz yönde etkilemiştir. Tahıl, Azerbaycan için stratejik öneme sahip bir üründür. Bu bakımdan halkın son yıllarda tahıl ihtiyacını dahili imkanlarla karşılamak için ekim alanları artırılmıştır.
Azerbaycan Tarım Bakanlığı uzmanlarının verdikleri bilgiye göre, 1997 yılında 1996 yılına oranla daha fazla tahıl üretilmesi beklenmektedir. Ekili sahaların 60 bin hektar artırılacağı tahmin ediliyor. Böylece 1997 yılında tahıl için ayrılan sahanın 680 bin hektar olacağı belirtilmektedir.
Azerbaycan Tarım Bakanlığı tarafından, tarım sektöründe 1997 yılı içinde 2790 işletmenin özelleştirileceği açıklamıştır. Özelleştirme çerçevesinde eskiden devlete ait olan ekilebilir 632.000 hektar arazi bireylere devredilmiştir.
Azerbaycan arazisinin yüzde 12’si ormanlarla kaplıdır. Yönetim, ormanlardan sanayi ve başka amaçlarla kesimini yasaklamıştır. Koruma, bakım ve ağaçlandırma çalışmalarıyla ormanların geliştirilmesine çalışılmaktadır.
ülkedeki ormanların, çoğunu yapraklarını döken ağaçlarla, çam ağaçları oluşturmaktadır. Azerbaycan florası ve bitki örtüsü de çok zengindir. Bilinen bitki sayısı 1400’den fazladır.
: 78.1, Rus(%): 7.9, Diğer(%): 14.0
Türkler, milattan önce 2. yüzyılda Saka Türkleri ile Azerbaycan'a girmişler ve zaman zaman kesintiye uğrasa da, bu bölgedeki hakimiyetlerini, 5.-6. yüzyıllarda Albanlar ve Hunlar ile devam ettirmişlerdir. Rusların Azerbaycan'la ilk teması 914 yılında olmuştur. Bu tarihten sonra Ruslar Azerbaycan'a yağma amaçlı seferler düzenlemişlerdir. Azerbaycan'daki Türk hakimiyeti 10. yüzyıla kadar sürmüş, bu yüzyılın ortalarında başlayan Arap idaresi yoluyla Azerbaycan İslamiyet'le tanışmıştır. 11. yüzyıldaki Selçuklu akınları Azerbaycan'daki Türk nüfusunu daha da artırmış; Arapların ve mahalli sülalelerin idaresini ortadan kaldırmıştır. Şirvaniler bu dönemde de imtiyazlarını sürdürdüler ve bir süre sonra Kesranileri iş başına getirdiler. 1146 yılında Azerbaycan valiliğine atanan Şemseddin İldigiz Gürcülerle yaptığı mücadelelerden sonra atabey ünvanını almıştır. 1225'te Moğol istilasından kaçan Harezmşah Celaıeddin, Atabeyler hakimiyetine son vermiştir. Yeni kurulan Celaleddin Harezmşah idaresine Gence'de 1231'de isyan başlamış, bu karışıklıklar arasında Moğol istilası yeniden baş göstermiştir. Türk-Moğol İmparatorluğu'nun parçalanmasından sonra Azerbaycan, İlhanlılar idaresine kalmıştır. 1396'da Azerbaycan Timur hakimiyetine girmiş, Timur'un ölümünün ardından, önce Karakoyunlu, sonra da Akkoyunlu orduları Azerbaycan'ı ele geçirmiştir. İran Safevi Devleti Şah İsmail zamanında Azerbaycan'a kadar uzanmıştır. 16. yüzyılda Osmanlı-Safevi mücadeleleri arasında kalan Azerbaycan bu iki ülke arasında bir kaç kez el değiştirmiştir. 1603'te Şah Abbas Azerbaycan'ı ele geçirmeyi başarmıştır. 15. yüzyılın sonlarında ilk olarak Azerbaycan Türkleri ile ticari bağlar kuran Ruslar, Çar I.Petro'nun yakın doğunun kapısı olarak gördüğü Azerbaycan'ı, 1722-23'te işgal etmişlerdir. Osmanlı Devleti bu saldırganlık karşısında Azerbaycan'ın güneyi ve aşağı Kafkaslardaki hakimiyetini kuvvetlendirmiştir. Afşar Türkleri'nden olan Nadir Şah, 1735'te Kuzey ve Güney Azerbaycan'da İran hakimiyetini kurmuştur. 1805'ten 1813'e kadar bölgede Rus-İran mücadelesi yaşanmış ve sonunda Azerbaycan, 1828 Türkmençay Anlaşmasıyla Aras Nehri sınır olmak üzere, Kuzey ve Güney Azerbaycan olarak ikiye ayrılmıştır.
Azerbaycan, 28 Mayıs 1918 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur.
: 47: 53: 7 553 000: 86,800 km2: Pamuk, tütün, sebze ve meyve.: Tarımsal alanlar, petrol, doğalgaz ve demir. Kuru ve subtropikal karakterdedir.Kuzey bölgesinde kuru karasal iklim hakimdir. : Hacıkabul, Sarısu, Büyükşor, Candahar: Manat
ULAŞTIRMA
SANAYİ
KÖMüR
DOĞAL GAZ
PETROL
ENERJİ
MADENCİLİK
HAYVANCILIK
Başkenti:
Başlıca Şehirleri:
Para Birimi
Komşuları:
Gölleri:
Nehirleri:
İklimi:
Doğal Kaynakları:
Tarımsal ürünleri:
Sanayi Dalları:
Nüfus:
Nüfus Dağılımı:
Kadın Nüfusu(%):
Erkek Nüfusu(%):
Çalışan Nüfus 1995:
Sanayi (%):
Tarım (%):
Kişi Başına Milli G. :
Gayri Safi M.H. :
1415.8 (1996, milyar Tenge)930 (1995,Dolar)18.217.36.093.000495116.679.000 (1995)%46 Türk, %35 Rus, %3 Alman, %5 Ukraynalı, %11 Diğer.Tarım, Metalurji, Hafif sanayi, Petro-kiyasal ve Tekstil.Buğday, Pamuk ve Et.Krom, Wolfram, Çinko, Bakır, Altın, Demir, Kömür, Petrol ve Doğal gaz.ülkede genelde sert karasal iklim hakimdir.Ural, Emba, Siriderya, Sarısu, İli, İrtiş. Aral, Balkaş, Zaysan, Alakol, Tengiz ve Seletitengiz gölleridir. Kuzeyde ve batıda Rusya Federasyonu, doğuda Çin Halk Cumhuriyeti, güneyinde Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan’dır.: Tenge Cambul, Çimkent, Türkistan, Karaganda, Kökçetav, Kustanay, Turgay, Guryev Baykonur, Almatı (Nüfus :1.300.000)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|